Türk Halk Edebiyatı'nın eksilmezi, temel figürü, baş şahsı, olmazsa olmazı olan Dede Korkut kimdir diye size kısaca Bahsedeyim. Keza yazar ismim de Dede Korkut, o yüzden bahsetmekte fayda vardır. Dede Korkut, doğumundan, (Kazak kaynaklarına göre 36 [otuz altı] ayda doğmuş ve 295 [iki yüz doksan beş] yaşında ölmüştür.) ölümüne kadar ki bütün hayatı sanki efsaneleşmiş bir velîdir. Aslında velî demek ne kadar doğru bilinmez. Çünkü öyle Allah aşkına kendisini adamış bir velî ya da bir hırka üç zeytinle geçinen bir kişi de değildir. Dünya malına meyli vardır. Dede Korkut tanımlanırken şöyle söylenir: "Resûl aleyhisselâm zamanına yakın Bayat boyundan Korkut Ata derler bir er ortaya çıktı. Oğuzun o kişi tam bilicisi idi. Ne derse olurdu. Gaipten türlü haber söylerdi. Hak Taala onun gönlüne ilham ederdi." (Ergin 1971: 1) diye söylenilerek Korkut Ata'ya menkıbevî bir kimlik verilirdi. Bir de bir hikayesinden kesit vermek isterim. Kam Püre'nin Oğlu Bamsı Beyrek hikâyesinde şöyle denir: "Dede Korkut dedi:
Çalarsan elin kurusun dedi. Hak Taalanın emri ile Deli Karçar'ın eli yukarıda asılı kaldı. Zira Dede Korkut keramet sahibi idi, dileği kabul olundu." (Ergin 1971: 66).
Ben su kuyunun derinliğini size gösterdim. Kuyudan su çekmek size kaldı artık. Huzur ile...
Çalarsan elin kurusun dedi. Hak Taalanın emri ile Deli Karçar'ın eli yukarıda asılı kaldı. Zira Dede Korkut keramet sahibi idi, dileği kabul olundu." (Ergin 1971: 66).
Ben su kuyunun derinliğini size gösterdim. Kuyudan su çekmek size kaldı artık. Huzur ile...